Bu haber, tam da müşterisi olduğum bankanın “haraç yelpazesine” eklediği yeni bir uygulamayı fark edip, sinirlerimin tavan yaptığı döneme denk geldi.
Çektiğimiz krediler için elbette ne idüğü belirsiz “masraf”ları mecburen kabullendik de ATM’den para çektiğinde eğer bilgi fişi istersen “50 kuruşla ücretlendirileceği” uyarısını uzunca süredir görmezden gelmeye çalışıyorum. Yani fişi almıyorum, sinirimi de bozmuyorum. Ama hesap ekstremi incelerken, tüm otomatik ödeme talimatlarımı verdiğim bankanın, hesabımdan çektiği para için de “12 kuruşcuk” kesinti yapmaya başlaması hayli canımı sıktı. “Canım 12 kuruş ne ki?” diye düşünmeyin. Birincisi, bu kesinti konusunda hiç uyarılmadım, ikincisi hiçbir yasal dayanağı yok, sonuna kadar keyfi ve üçüncüsü en az 5 düzenli ödemem bu bankada, ömür boyu ödeyeceğim miktarı siz düşünün ki, bu miktar her yıl artacak...
Kart aidatı tamam da...
Kredi kartı aidatı konusunda bankayla mücadeleden “muzaffer” çıkmış tüketicilerden olsam da, bankaya nasıl bir ekonomik “yük” getirdiğini bir türlü çözemediğim için tamamen “hava parası”olarak nitelendirilebilecek, “EFT” ücretinden sıyrılmak mümkün olamadı örneğin. Banka kimi zaman kendince “Şu kadar liralık harcama yaparsan, ben de senden şu kadarlık kart aidatını almam” türünden “kıyak öneriler” de sunmuyor değil; tabii “yersen.” Eğer yemezsen ve “Hakkımı tüketici mahkemesinde ararım haa!” ya da “Ben sizin şunca yıllık sadık müşterinizim, niye benden para kesiyorsunuz?” yollu yarı mahcup, yarı “işbirlikçi” tavır içine girersen, bankacılar büyük bir lütufta bulunmuş gibi, “Efendim hesabınıza kestiğimiz parayı iade ettik” müjdesini veriyorlar. Tamamen eşeğini kaybedip, buldurma hesabı... Ortak kullanım ATM’lerinden tahsil edilen yüklüce paraları saymıyorum bile.
‘Özel’ tekeller
İyi hoş da vatandaşı “yolunacak kaz” olarak gören sadece bankalar mı? Elektrik faturalarına “kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, şu, bu bedeli” adı altında yansıtılan 5 kalem “haraç”la ilgili tüketici mahkemelerinin sayısız kararı var: Yasal dayanağı yok, bu adlar altında vatandaştan ücret alınamaz diye... Ama gelin görün ki, hükümet nedense bu konuda yasal düzenleme yapmaya yanaşmadı. Oysa yapılacak iş basitti: Faturalara yansıyan “eften püften” ücret uygulamasına son verilmesi, şimdiye tamamen keyfi olarak alınan bu ücretlerin abonelere iade edilmesi... Belli ki“özel” tekel niteliğindeki enerji şirketleri incitilmek istenmedi. Nasılsa yurttaşın derisi kalın!Üstelik muhalefet milletvekilleri bu konuda sayısız yasa önerisi verdi, en son geçen cuma günü CHP milletvekilleri Meclis’e yasa önerisi verdi; kayıp kaçak bedeli dahil kimi adlar altında yapılan yasadışı kesintilerin yurttaşlara iade edilmesi için.
Pakete bağlama işleri
Sadece özel enerji tekelleri değil, Türk Telekom, GSM operatörleri, dijital televizyon platformu sunan şirketler (Digitürk örneğinki bu konuda o kadar şikâyet var ki, daha sonra ayrıntılı olarak işleyeceğim) ise daha farklı bir yöntem uyguluyorlar. Yurttaşı “pakete bağlayıp”, yeni müşteriye aynı hizmeti daha ucuza sunuyor ki zaten en az 1 yıl “pakete bağlılık sözü” veren zavallı yurttaş mecburen en az 1 yıl “kazıklanıyor.”
Sözün özüne gelince, elbette Tüketici Yasası, bilinçli tüketiciye bir sürü avantaj sunuyor. Tüketici mahkemeleri, hakem heyetleri, bankalara, enerji tekellerine ya da sizi “avlanmış müşteri” yerine koyan GSM firmalarına bireysel olarak “dur” diyebiliyor. Ancak ne yazık ki yöntem bilememe, uğraşmaktan kaçınma, mahkemelere ulaşma güçlüğü gibi nedenlerle çoğu zaman hakkımızı arayamıyoruz.
O nedenle dileğim, “Deli Dumrul ücreti”nden yakınan Bakan’ın “Düzenleme yapacağız” sözlerinin dilek-temenniler hanesinde kalmaması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder