18 Haziran 2012 Pazartesi

Alışveriş festivalinden notlar...



Başkentte “festival sezonu” mart, nisan, mayıs aylarıdır... Ve hepsi “sanat üzerine”dir. Açılış mart ayında, büyük özverilerle 23 yıldır Başkentliye yeni “pencereler” açan “Film Festivali” ile başlar, aralarda Tiyatro Festivali karşımıza çıkar ve final “Uluslararası Müzik Festivali” ile yapılır. Bilen bilir ki; Başkentin festivalleri, hep alçakgönüllüdür, asla “gelin gelin” diye bağırmaz. Kendi halinde, izleyenlerini bekler... Ama Ankaralılar bu yıl ilk kez farklı bir “festival” kültürüyle tanıştı, tanışmak istemeyenlerin de gözünün içine sokuldu afişler, duyurular, etkinliklerle. Ve “Ankara Alışveriş Festivali” 8 Haziran’da kapılarını açtı.
Eh insanların durmadan yorulmadan tüketime yönlendirildiği bir ekonomik sistemi eleştirsem de, artık bunun dışında kalma şansımız olmadığından böyle bir festivali yadırgayacak değilim. Açılışa 1-2 hafta kala ise hem kendime, hem de yakın çevreme, “bekleyin, acele etmeyin, festivalde acayip indirim olacak” telkinlerinde bulundum... Ve nihayet geçen hafta sonu, nam-ı diğer, “Ankara Shopping Fest” başladı. Organizasyonun arkasında Etlik’teki Antares Alışveriş Merkezi’nin sahipleri var, Ankara Büyükşehir Belediyesi en büyük destekçi, açılışı TBMM Başkanı Cemil Çiçek yaptı, Murat Boz konseri eşliğinde. Bakıyorum, ulusal televizyon kanallarında da reklamlar dönüyor habire... Belli ki büyük organizasyon, büyük para harcanmış... Bu kısmı elbette bir tüketici olarak beni çok ilgilendirmiyor, beni ilgilendiren şu “Küüüt (!)” diye inmesini beklediğim fiyatlar.

25 kuruş cebimde

Ben ilk günler çarşı pazar dolaşmadım ama festivalin ilk “olumlu” yansımasını daha ilk gün, dolmuş şoförünün adeta “zorla” elime tutuşturduğu 25 kuruş olarak hissettim (!) Otobüslerde de aynı indirim varmış, “Ankaralı rahat rahat alışveriş yapabilsin diye...’ Gerçekten insanın “Ey tüketim tanrısı, sen nelere kadirsin” diyesi geliyor. Birbiriyle müşteri kapmak için caddeleri kimi zaman “ralli” alanına çeviren dolmuş-özel halk otobüslerinin indirimde birbiriyle yarışması göz yaşartıcı. Tabii bu durum çarşı pazardaki “büyük indirim” beklentimi de hayli yükseltmişti ki, tepki “yurtdışı görmüş” bir arkadaşımdan geldi:
“Bu nasıl alışveriş festivali, doğru dürüst indirim yok, mağazaların çoğu katılmıyor. Yurtdışında böyle günlerde fiyatlar inanılmaz düşer, insanlar kapış kapış alışveriş yapar.”

Estetik faciası: Kızılay

Tabii acil gereksinimlerini bile “festival olacak, fiyatlar düşecek” beklentisiyle ertelediğimden, biraz umudum kırılmadı değil. Önce Kızılay’ın bulvar mağazaları, sonra Kızılay AVM ve tabii Ankara’nın alışveriş konusunda gerçekten nabzının attığı Ankamall’de iki gün boyunca tur attığımda gördüm ki, arkadaşım hiç de abartmamış. Nihayetinde işte benim gözlemlerim:
Bir kere Kızılay’ın hali estetik açıdan tam anlamıyla içler acısı... “Sarımsak” ya da ne bileyim “dut” festivali düzenlenen taşra kasabalarına döndürülmüş. Yılbaşında başkenti -hangi saikle böyle bir tercih yaptığını yazmaya bile gerek yok- karanlığa mahkum eden belediye, “Shopping Fest”te, 80’li yıllarda her evin vazgeçilmezi olan “kristal avize”yi andıran lambalar ve neonlarla Kızılay’ı aydınlatmış. Arabesk motifler taşıyan “tak”ları ve de Ankara’nın en “kadim” en “çilekeş” mekanlarından Güvenpark’a konulan plastik dinozorlar da cabası.

Babalar günü indirimi...

İkincisi, katılımcılar açısından sanki firmalar arasında bir “bölünme” yaşanıyor. Sadece giyim değil, çok sayıda mobilya, elektronik firması festival katılımcısı değil. Örneğin Tepe Home’un kapısında festival logosunu görmedik ama mutfak ürünlerinde yüzde 50, mobilyada yüzde 40 var. Malum yarın “Babalar Günü” ya, kimi mağazalar da “özel gün” indirimi yapmış. Koçtaş, Elektro World gibi yapı ve elektronik marketleri de festivalde yer almıyor, ama onlar da kendi indirimlerini yapmış zaten.
Başka bir gözlem; bazı firmalar indirim yapmayı değil de festivalde “görünmeyi” daha çok önemsemiş sanki. Zira, büyük bölümü zaten festivalden önce başlattıkları indirimlere “festival logosu”nu kapısına asarak devam ederken, bazıları da “festival boyunca yüzde 10 indirim, 1 alt, bir üst, bir aksesuar alana yüzde 25 indirim” kampanyalarıyla adeta müşteriyle dalgasını geçiyor. Tepemi en çok attıran “sözde” festival kampanyası ise BETA’nındı; hazretler, “festivale özel, 250 liranın üstü alışveriş yapanlara 50 lira indirim” lütfediyorlar ki o da Avea hattı olana! Ama hemen karşısındaki DESA’da harbi harbi ayakkabılar yüzde 50 indirimde. Buna karşılık festivaldeki kimi spor mağazalarında fiyatlar taş gibi yerinde duruyor.
İşin özeti, belki “yeni” olduğundan, belki “acemilikten” olacak, festival öyle tüketiciye çok büyük ekstra indirim sağlamıyor. Ama temmuz ortalarında başlayan “sezon sonu” indirimleri 1 ay öne çekildiğinden tatile hazırlananlar için yine de önemli avantajlar sağlıyor. Ancak katılımcı olmayanlar da “rekabet” gereği indirime girdiğinden, bu da yine tüketici lehine.
(16 Haziran 2012 tarihli Cumhuriyet Ankara ekinde yayımlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder