30 Temmuz 2011 Cumartesi

Öğrencilerin zor tercihi...

ÜSS, ÖSS, ÖSYS, YGS, LYS.... İsmi sürekli değişiyor, ama amaç aynı: Üniversiteye “seçerek” öğrenci almak. Türkiye’de gençler için “hem kabus”, hem “dönüm noktası...” Bütün aileler diken üzerinde, “acaba çocuğum iyi bir üniversite kazanabilecek mi?” Çünkü, iyi bir üniversite “iyi bir iş olanağı”, statü, kariyer yolu demek. Artık Türkiye’de niteliği “tartışmalı” da olsa üniversite çok, seçenek bol, her ilde en az 1 devlet üniversitesi, devlet üniversitelerinde istediğin bölümü kazanamadın mı, hiç sorun değil, vakıf üniversiteleri var, yani özeller. Bastırırsın parayı seçersin istediğin bölümü. Üniversiteyi bitirdikten sonraki süreç de ayrı derttir aslında, bitirdikten sonra da işe girmek için bu sefer bol “S”li sınavlarda mücadele etmek gerekir ki, şimdilik oraya girmeyelim...

Bu yıl da üniversiteye giden yolda önemli bir aşama geçildi ve puanlar açıklandı. Ama telaş bitti mi? Tabii ki hayır, sırada en önemli aşama var: Tercihler yapılacak. Gazetelerde, televizyonlarda, internet siteleri, öğrencilere nasıl “tercih yapmaları” konusunda detaylı bilgi veriyor. Bizim üniversiteye girdiğimiz 80’li yıllarda olduğu gibi “artık neresi tutarsa” olayı çoktan aşılmış. Örneğin ben, “gazeteci olacağım” deyip, her ne kadar “Tıp, Uluslararası İlişkiler, Elektrik-Elektronik” gibi bölümleri “yalandan” yazdıysam da, o dönem puanı en yüksek o zamanki adıyla Ankara Üniversitesi Bayın Yayın Yüksekokulu’nu tercih ettim. Ama sonra ODTÜ’nün o muhteşem kampüsünü görünce, çok hayıflandım, puanım tuttuğu halde neden hiç ODTÜ tercihi yapmadım diye... O yıllarda internet henüz keşfedilmediğinden, “dershaneler imparatorluğu” kurulmadığından, televizyon “tek kanallı”, tek tercih kılavuzumuz ÖSYM kitapçığı olduğundan, “kendi kaderimizi tayin etmek” durumundaydık. Bir de “puan gelsin, ona göre tercihimi yapayım” gibi bir lüksümüz de yoktu. Sınava girerken baştan tercihini yapıyordun.

Konumuz “üniversite sınavı” olduğu için “şimdi nasıl oluyor bu tercih işleri” deyip, gazeteci arkadaşım Tülay Ağaoğlu’nu aradım. Kızı Asya bu yıl sınava girdi. Oldukça başarılı sonuç aldı, ilk 2 binde... Yani üniversitelerden üniversite, bölümlerden bölüm beğenme şansına sahip. ODTÜ Elektrik Elektronik bölümü ile Ankara Tıp Fakültesi arasında tercih yapmayı planlıyormuş. Ankara’da okusun istiyor. Ankara Türkiye’nin “marka” üniversitelerine sahip, ODTÜ, Hacettepe Ankara, Gazi, Türkiye’nin en saygın devlet üniversiteleri. Türkiye’nin ilk “vakıf” üniversitesi olan Bilkent ve Başkent, TOBB Ekonomi üniversiteleri Türkiye’deki özel üniversiteler içinde en tanınmışlar ve en çok tercih edilenleri arasında. “Neden özel (vakıf) üniversitelerini tercih etmiyorsunuz?” soruma Tülay, “Elbette Bilkent’i ve diğer üniversitelerde de istediği bölümde burslu okuyabilir, ama sonrasına dönük sıkıntılar çıkabiliyor, diyelim bir sene not ortalaması düştü, o zaman ücretli öğrenim başlıyor ki bu riskli bir durum” yanıtını verdi.

Burs tamam da...
Hem Tülay’dan aldığım bilgiler hem de yaptığım küçük araştırma-soruşturmaya göre vakıf üniversitelerinin hemen hepsinde “tam bursluluk” kontenjanı var. Yani çocuğunuz bursluluk için yeterli puanı aldıysa, üniversite yaşamı boyunca “öğrenim ücreti” ödemiyor. (Çünkü nereden baksan, öğrenim ücretleri 15-20 bin liradan başlıyor.) Ama bursluluğun koşulları var, bir kere her yıl bursun sürmesi için gerekli “başarı” ortalamasını tutturacaksın, tutturamazsan “ücretli öğrenim” başlıyor. Ama , “Çocuğumun Ankara dışında adı sanı duyulmamış bir üniversitede okumasındansa, istediği üniversitede, istediği bölümde okusun, zaten Ankara dışında okusa da masraf aşağı yukarı aynı olur” derseniz, vakıf üniversiteleri iyi bir seçenek. Ama örneğin Galatasaray Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’ni kazandıysa çocuğunuz, “ne yapın, edin, okutun” derim, çünkü okul bittiğinde, yarışa en az 100 metre önde başlayacaktır!
BİR ÖNERİ: Tercih yaparken, “ne olmak istediğinizi, iş olanaklarının olup olmadığını, üniversitenin başarısını, ayrıca sosyal olanaklarını” gözönünde bulundurun.
(29 Temmuz 2011 tarihli Cumhuriyet Ankara ekinde yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder